Bugünkü yazımı bu ayın 25 inde yapılan  Cumhuriyet Halk Partisi olağan kongresine ayırdım. Bu kongre ile ilgili çok  eleştirilerim olacak. Ancak öncelikle bu hafta içinde gelişen ve benim ısrarla  takip ettiğim olaylardan söz edeceğim. 
            1) Üç gün önceki bir gazete haberi: “Milli  kahramana büyük saygısızlık. KKTC kurucusu Rauf Denktaş’ın anıt mezarı 8 yıldır  bitirilemedi. Çevre düzenlemesi bile belediye su vermediği için yapılamadı!!!” 
            Rauf Denktaş’ın kızı; bu rezalet bitsin  dedi ben önceki yazımda Rauf Denktaş’ın ülkemize olan sınırsız tutkusundan söz  etmiştim. Bu kutsal görevi CHP belediyeleri üslenmelidir. Yapmazsanız, yapamazsanız  yazıklar olsun sizlere... 
            2) Eski milli eğitim bakanı Mustafa Necati’ye  ait tarihi eve şeriat çağrıları yapan ve Mustafa Kemal Atatürk’e firavun diyen  Nuri Pakdil’in adının verilmesiyle meclise verilen araştırma önerisi, AKP ve  MHP’nin oyları ile reddedildi. Herhalde bu konuda MHP bir gün verdiği bu  karardan ne zaman pişman olacak. 
            25 Temmuz  CHP olağan kongresi: 
              Hayatımın hemen hemen çok büyük bir  bölümünü CHP’de veya kapatıldığı günlerde SHP ve DSP’de görev yaptım. Bu  süreçte sol siyasetin en görkemli günlerine de en zor günlerine de tanıklık  ettim. 
             Çoğunlukla siyaset yaptığım şehir sağ, muhafazakâr  siyasetin etkin olduğu Manisa’ydı. Özellikle ülkücüler Manisa’da çok  etkiliydiler. Bu süreç içinde yaklaşık belleğim yanılmıyorsa 54 arkadaşımızı  yitirdik. Yine bu süreçte ne kadar ölüm tehlikesi geçirdiğimi bilmiyorum. 
            Bu koşullarda siyasetten hiç kopmadım, bu  süreçte bir Manisa belediye başkan adaylığı 4 kez milletvekili adaylığı 13 kez de  kurultay delegeliği yaptım. 
            İşte bu nedenlerle bu partimin son  kongresini eleştirme hakkını kendimde görüyorum.  Belki bugünlerde hızla yükselen Sayın Kılıçdaroğlu’nu  eleştirmemeyi düşünebilirdim. Ancak büyük devrimci yazarımız rahmetli Uğur  Mumcu’nun çok anlamlı bir sözü vardır. “Susmamanız gerektiğinde susmanızdan da sorumlusunuz”  demişti, ben de susmayacağım ve bu kurultayı eleştireceğim. 
            CHP  olağan kurultayına eleştirilerim. 
              1) Sayın Kılıçdaroğlu, bir gün sonra  açtığınız kurultayda tek bir gündeminiz olmalıydı. 24 Temmuz günü (yani  kurultaydan bir gün önce)  Ayasofya’da  kılınan namazda diyanet işleri başkanının elinde kılıçla yaptığı konuşma ve  Atamıza yaptığı ölçüsüz, saygısız konuşma, camiye giden on binlerin attığı  şeriat sloganlarını gözlemleyenler cumhuriyetimizin tarihinin en tehlikeli  anlarına tanıklık etti. Aynı gün İzmir Valisi’nin Lozan’ı anmaya yasak getirmesi,  Anıtkabir’in dezenfekte edilecek bahanesi ile kapatılması girişimi karşısında Cumhuriyetimize  yapılan bu çirkin saldırıya karşı topyekûn bir savaş yapmalıydınız. Ancak günlerce  hazırladığınız 13 maddelik manifestoyu gündemde tutmayı tercih ettiniz. 
            Ama ne yazık ki Cumhuriyetimizin imdadına  Ak Parti’den açıklamalar geldi. AKP Sözcüsü Ömer Çelik gerçek hayat dergisinin  hilafet çağrısına “Yaşasın Türkiye cumhuriyeti, cumhuriyetimiz ilelebet payidar  kalacaktır gayretimiz biricik ülkemiz içindir” dedi.  Sayın Kalın’ın da bazı açıklamaları oldu. 
            Sayın Kılıçdaroğlu sorum şu; Sizin yapmanız  gereken görevi iktidar partisinin sözcülerinin yapmasından rahatsızlık duydunuz  mu? 
            2) Bugüne kadar iktidar partisi için  sürekli Tek adam partisi eleştirisi yapılıyor. Oysa bu kurultayda siz de ana muhalefet  partisi olarak tek adam görüntüsü vermediniz mi? 
            En azından seçime tek başına girmemek için  bir başka adayın, örneğin İlhan Cihaner’in imza eksiğini tamamlayabilirdiniz. Seçime  tek aday olarak girmek içinize sindi mi? 
            3) Sayın Kılıçdaroğlu sık sık “Milletvekillerini  halk seçmeli” diyorsunuz.  Oysa son  kurultayda parti meclisini bile kendiniz seçtiniz. Neden tamamen seçimleri  üyelerin özgür oylarına bırakmadınız? 
            O zaman parti meclisini ve sonradan  oluşacak merkez yönetimin oluşmasına da sanırım siz karar vereceksiniz. Bu  koşullarda “Milletvekillerini halk seçmeli” sözü inandırıcılığını kaybetmez mi? 
            4) Sayın Kılıçdaroğlu size bir uyarım var. Şimdi  siz 13 Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazandınız her yorumcu bu başarının  sadece size ait olduğu konusunda hemfikir… Ben biraz farklı düşünüyorum. Bu  seçimler ülkenin içine düştüğü çok ağır ekonomik koşulların sonucudur. 
             Şimdi size 1989 senesi yerel seçimlerin  sonuçlarından söz edeyim. O zaman CHP kapatılmıştı sol siyasette Erdal İnönü’nün  SHP’si var. Seçim sonuçları başta İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere 39 ilin  belediye başkanlıklarını SHP kazandı. 
            İstanbul’da; Sayın Nurettin Sözer, Ankara’da  Sayın Murat Karayalçın, İzmir’de; Sayın Yüksel Çakmur seçimleri kazandılar. 
            Ve daha sonra 39 ilin hepsini kaybettik (O  zaman büyük şehir belediyeleri yasası henüz yoktu.) 
              İstanbul’da Sayın Erdoğan, Ankara’da Sayın Gökçek,  İzmir’de ise Sayın Burhan Özfatura dönemleri başladı. 
            5) Sayın Kılıçdaroğlu yazınızın bir yerinde  ikinci yüzyıla çağrıdan söz ediyorsunuz, burada soru şu: 
              Önümüzdeki yılların dünyamıza ve ülkemize  neler getirecek, bu konuları partide hiç tartıştınız mı? 
            O zaman ben söyleyeyim, önümüzdeki yıllarda  dünyamızı ve ülkemizi çok daha tehlikeli bir gelecek bekliyor. Küresel ısınma ve  iklim değişikliği ülkemizdeki etkileri; 
            a) İç Anadolu Bölgemiz için çok ağır bir  kuraklık söz konusu, her ay iki, üç obruk oluşuyor. 
              b) Son beş yıl içinde 64 gölümüz hemen  hemen tamamen kurudu. 
              c) Tüm dünyamız açlık tehlikesi ile karşı  karşıya… 
               
              Bu konuyu fazla uzatmayacağım daha önce  sanıyorum yıllardır bu sitemde uyarılarım oldu. 
            Sayın Kılıçdaroğlu size son uyarım lütfen  konusunda uzman isimlerle yeni acil bir bilim kurulu oluştur. Bu bilim kurulu  için bir kaç isim önermek isterim. Eski Devlet Su işlerinin uzmanlarını değerlendirebilirsin,  örneğin Hidropolitik uzmanı Sayın Dursun Yıldız, tarım uzmanı Ali Ekber Yıldırım,  Tuncer Beybağa gibi… 
            5) Sayın Kılıçdaroğlu, size son bir önerim  daha var. Lütfen şu kadın kotasından vazgeç. Türk Kadınının kotaya ihtiyacı  yoktur.  
            Son parti meclisi seçimlerinde benim  siyaseten yakından tanıdığım tıp mesleğinde çok başarılı bir arkadaşım 520 oy aldı  ve kadın kotası nedeni ile giremedi onun yerine 300 oyla giren hanımın içine  sindi mi bu sonuç? 
            Tekrar ediyorum kadınlarımızın kotayla  göreve gelmeye ihtiyaçları yok son zamanlarda erkeklerden çok daha başarılılar… 
              Sayın Kılıçdaroğlu bugüne kadar çok emekler  harcadığım, çok bedeller ödediğim partime güvenim kalmadı… 
               
               6) Kemalizm CHP’nin dördüncü büyük  kurultayında Gazi Mustafa Kemal Paşa tarafından yalnız birkaç yıl için değil geleceği  de kapsayan tasarılarımızın ana hatları olarak toplu olarak yazılmıştır. 
            Partimizin güttüğü bu esaslar Kemalizm  prensipleridir. Bu tanımlama 5 Şubat 1937 tarihinde anayasamızın ikinci  maddesine konuldu.  
            (NOT: Kemalizm CHP’nin onuncu kurultayında  parti programından çıkarıldı. Yerine “Atatürk yolu” ifadesi kullanılmaya  başladı) 
               
  Son  sözlerim: Büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Paşa’yı hain saldırılardan  korumak için KEMALİST bir partiyi hayata geçirme zamanı galiba geldi... 
            ÇOK ÖNEMLİ NOT: Sayın Osman Akbaşak son  yıllardaki yazılarımı topladı. İlgilenen dostlarım şuradan ulaşabilirler:  
            http://www.osmanakbasak.com/Konuklarim/Orhan_Ayber/Orhan_Ayber_Yazilar.htm            |