| Koronavirüs  salgınıNorveç’te bir deyim olduğu söylenir; “Çok zor durumda kalırsanız bir de Atatürk  gibi düşünmeyi deneyin.” Şimdi ben bugünlerde gerçekten zor durumdayım. Ülkemizde   gittikçe artan koronavirüs salgını nedeni ile yaşım gereği ev  hapsindeyim. Oysa tam 40 yıldır pek çok televizyon programlarında siyaset  yorumculuğu yaptım. Düşüncelerimi yüreklice paylaştım yaklaşık 60 yılı  aşkın siyasi yaşamımda Kemalist fikirlerimden hiç taviz vermedim.
 
 Şimdi işte bu nedenlerle Atatürk gibi  düşüneceğim ve  bu tüm dünyayı ve ülkemizi de etkileyen bu krizden ancak  Atatürk’ümüz gibi düşünerek aşacağımızı düşünüyorum.
 
 1) Ülkemiz yetkilileri bu krizden ders  alarak başta Suriye olmak üzere, Irak, İran ve Mısır ile ilişkilerini düzeltmeli.
 
 2) Üniversitelerin de yeniden yapılanması  için derhal harekete geçmeli ve dogmalara karşın bilimin egemenliğini hayata  geçirmeli.
 
 
  3) Sayın Cumhurbaşkanı ve iktidar partisi  hapisteki tüm gazetecilerimiz için genel bir af çıkartmalı ve dünyadaki olumsuz  imajını kısmen düzeltmeli. 
 4) Bu koronavirüs salgını öyle veya böyle  yaklaşık bir veya iki ay içinde geçecek fakat son salgın olmayacak. Bu  nedenle kendi aşımızı kendimizin üreteceği kurumlarımızı yeniden kuralım. Özellikle  Çin ve Küba ile ortak araştırma merkezleri oluşturalım ve dünyaya  Atatürk’ün yaşadığı bu ülkede küresel tıp bilimine katkı koyalım.
 
 5) Daha önceleri pek çok kere  vurguladığım gibi Anadolu’nun zenginliklerini keşfedelim. Bugün ülkemiz üstüne kâbus  gibi çöken, milyonlarca yurttaşımızın yaşamını en az zayiatla ancak Anadolu’da  kısmen çözeriz. İklimsel değişiklik ve küresel ısınma gibi tüm dünyayı etkileyecek  felakete hazırlanmak zorundayız.
 
 Aslında Atatürk’ümüz gibi düşünmeye  gayret edersek daha çok şey söylenir ama bu kadarı ile yetinelim.
 
 Alkış
 
  Siyasi yaşamımızda alkışın çok özel bir  yeri vardır. Önce şu virüsün henüz ülkemizi tutsak almadığı günlere göz atalım.  Çok gerilere değil sadece bir ay öncesine gidelim. 
 Sayın Cumhurbaşkanı’mızın “Bay Kemal’den  söz etmesi” en fazla alkış alıyordu.
 
 Sayın İyi Parti Başkanı’nın “Damat”  sözünü etmesi anında milletvekilleri!!! ayakta alkışlıyorlardı.
 
 Sayın Bahçeli ise ne söylerse söylesin sağ  elinin beş parmağını birleştirip yukarı aşağı hareket etmesi alkış  beklentisi olur guruptaki milletvekilleri!!! çılgınca alkışlardı.
 
 Sayın Kılıçdaroğlu’nun şu talihsiz  sözlerini ise alkışlayan milletvekillerini!!! kınıyorum. “Benim 
            bir askerimin tırnağı tüm Suriye’den daha önemlidir.” oysa o  ülkenin adı Suriye Arap Cumhuriyeti’dir 
            ve bu ülke şu anda
  çok zor durumdadır. Bir taraftan dünyanın  en haydut ülkesi olan ABD’nin 
            bölgemizdeki en haydut ülkesi İsrail’e Golan tepelerini  bağışlaması önce dünyanın, sonra ülkemizin 
            ve insanlığın asla kabul etmeyeceği bir yaklaşımdır. 
 Yıllar boyu şerefle hizmet ettiğim  partimin milletvekillerinin!!! alkışlamasını içime sindiremiyorum. Her  biri en on beş bin lira maaş alan bu milletvekillerinin görevi mecliste el kaldır,  indir dışında grup toplantılarında genel başkanlarını alkışlamak mıdır?
 
 Neyse bugünümüze dönelim, küçücük bir  virüsün teslim alması sonucu; bu ülkede gerçek alkışı 
            hak edenleri keşfettik. Sağlık  çalışanlarımızı, hemşirelerimizi, doktorlarımızı şimdi her gün saat 21.00’de  onları alkışlıyoruz. 
            İşte alkışı fazlası ile hak eden bu  yürekli insanlarımız için tüm muhalefet partileri ile Sayın Erdoğan da 
            bu alkışa katıldı. Alkış tüm yurdumuza dalga dalga yayıldı.
 22 Mart Dünya Su Günü
  Bu konuda Türkiye Su Politikaları  Derneği ve Hidropolitik Akademi Merkezi başkanı Sayın Dursun Yıldız’ın  bugünkü yazım için bana gönderdiği yazıyı paylaşacağım. 
 Sayın Yıldız diyor ki “Dünyanın  başına bela olan Covit- 19 virüsü  için tüm dünya alarmda. Virüsün en büyük tehlikesi çok hızla yayılması ve halen  aşı ve ilacının bulunmaması. Tüm uzmanların ortak önerisi el temizliği, su ve  sabun.
 
 Suyun önemi anlaşıldı. Bu arada Sayın  Yıldız büyük kentlerimizi uyarıyor; İzmir’de barajların doluluk oranı %37 ve  küresel ısınma ile her yıl risk daha da artacak.
 ÇOK ÖNEMLİ NOT: Sayın Osman Akbaşak son  yıllardaki yazılarımı topladı. İlgilenen dostlarım şuradan ulaşabilirler:http://www.osmanakbasak.com/
 Konuklarim/Orhan_Ayber/Orhan_Ayber_Yazilar.html
 |