Ulusal siyasetimiz, Uluslararası ilişkiler, Avrupa’nın iki yüzü, 
            APEC (Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği Zirvesi), Tersine Beyin Göçü...
             
             
            | 
        
        
          | 
             Ulusal siyasetimiz 
                 Ülkemizdeki tüm siyasi  partilerimiz önümüzde 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlere kilitlendi. Bu arada  şu yorumu da yapmalıyım. 31 Mart tarihimizin karanlık bir olayı bilerek mi  seçildi? Bir hafta önce veya daha sonra yapılabilirdi, diye düşünüyorum.  
              Şimdi önümüzdeki  günlerde partiler arası ortak aday çıkartma girişimlerine tanık olacağız. 
              Anlaşmalar yapılacak ve  sonra anlaşmalar bozulacak, pazarlıklar yapılacak pazarlıklar bozulacak. 
              Oysa siyasi partilerimiz  seçim derdinde iken halkımızın yaklaşık %70’i geçim derdinde. 
               
              Eski yıllarda İkinci  dünya savaşı sonrası günlerde Londra’da bir konferans düzenlenir, savaşı sona  erdiren ise atom bombasıdır.  İşte o  günlerde şöyle bir dörtlük vardı: 
               
              Ne  Londra konferansı, ne atom bombası 
              Bir  elinde cımbız 
              Bir  elinde ayna 
              Umurunda mı dünya… 
               
              Bütün bunlardan sonra iç  siyasetimiz ile ilgili gelişmeleri yorumlama isteğim çok azalıyor. 
              31 Mart geçecek, Türkiye   acı gerçeklerle yüzleşecek. 
            Uluslararası ilişkiler    
               İsrail gerçeği; İsrail’de gelişmeler şu gerçeği bize gösteriyor; Ortadoğu’nun  bu baş belası ülkesi artık gücünün sonuna yaklaşıyor. Hamas ile kapışması  sonucunun siyasi krize dönüştü. İşte bu en zor durumunda İsrail’in imdadına bir  kez daha (belki de son kez) ABD başkanı Trump yetişti.   
              İsrail’in haksız yere işgal ettiği Golan tepelerinin BM genel kurulunun  kararına rağmen İsrail’in olduğunu onayladı. 
               
              Bu genel kurulda iki ülke Golan tepelerinin İsrail’e ait olduğunu onayladı,  İsrail ve ABD… 
              Ve İsrail delegesi bir daha asla Golan tepelerinden vazgeçmeyeceğini  söyledi. (Utanmadan ve yüzü kızarmadan) 
               
              Bir de bu karara tarafsız kalan 14 ülke var, bunlar çoğunlukla ABD ye  muhtaç küçük ülkeler ve iki anglosakson ülkesi Avustralya ve Kanada. Ancak  İngiltere bu karara katılmadı, bu gelişme yoruma muhtaç olarak değerlendirilmelidir. 
               
              Suriye’nin BM temsilcisi Beşar Caferi ise “Golan tepeleri bizimdir ya  barışçı yollardan ya da gerekirse savaşarak alacağız” dedi. 
               
              SONUÇ: Biri küresel eşkıya, diğeri bölgesel eşkıya Ortadoğu’da ileride  çok başımızı ağrıtacak gerilim yarattılar. 
               
  Avrupa’nın iki yüzü     
              Tarih 15 Kasım, Avrupa parlamentosu raportörü Kati Piri, taslak Türkiye  raporunda Avrupa parlamentosu üyelerine Ankara ile ilgili müzakerelerinin  askıya alınması çağrısında bulundu.  
               
              Yine Sputnik haberine göre AB dış ilişkiler ve güvenlik politikaları  yüksek temsilcisi Federica Mogherini ve AP komisyonunun genişlemeden sorumlu  üyesi Johannes Hahn 22 Kasım’da ülkemize geliyor. 
              Toplantının amacı  “Yüksek Düzeyli  Siyasi Diyalog” ve balkanlar, Suriye, Irak Ortadoğu barış süreci olmak üzere  bölgesel ve uluslararası konular görüşülecek. Toplantıyı Çavuşoğlu yönetecek. 
               
              Şimdi yedi gün arayla Avrupa’nın iki farklı yaklaşımının tek bir nedeni  olabilir; Avrupa’nın Türkiye’nin jeopolitiğine ihtiyacı vardır. 
              Avrupa’nın Asya’daki yeni dünyaya ulaşması için Türkiye’ye ihtiyacı  vardır. 
               
              Ancak yine de Avrupa’da gittikçe artan İslam düşmanlığı yeni  gelişmelere neden olabilir. İslam karşıtlığının Türk karşıtlığına dönüşme  potansiyeli taşıdığını bilelim ama biz Avrupa birliği ve gümrük birliği  maceramızı noktalamalıyız. Bugüne kadar bugün ülkemizdeki AB ve gümrük birliği  muhiplerinin ve yalakalarının ülkemize verdirdiği ekonomik zararının bedelini  çok ödedik, bence kurtulmanın tam zamanı. 
               
  APEC (Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği Zirvesi) 
              Ülkemizden uzaklarda fakat dünyanın geleceğini çok etkileyecek hatta  zamanla ülkemizi de çok etkileyeceğini düşündüğüm toplantıda Çin ve ABD  arasında yüksek gerilim yaşandı hatta sonuç bildirisi ilk kez yayınlanmadı. 
               
              ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, Çin’in yüzyılın en büyük, ülkemiz  için de çok önemli olan (KUŞAK VE YOL) projesine argo tabirle çamur attı. Bu  projelerin bitirilmesinin mümkün olmadığını pek çok ülkeyi borçlandırarak bağımsızlığını  tehlikeye attığını söyledi. ABD geçmişte doların gücüne güvenerek dünya bankası  ve IMF gibi kurumlarla ülkemizde dâhil dünyanın pek çok ülkesini borçlandırarak  ekonomilerini çökertmişti.  Artık çöküş  sırası kendisinde, yaklaşık beş yılda doların da saltanatının yıkılacağını  tahmin ediyorum. 
               
              İşte o zaman dünya rahat bir nefes alır.  
               
              29 Kasım - 1 Aralık arasında Arjantin’deki G 20 zirvesinde Putin ve Trump  orta menzilli nükleer kuvvetleri konuşacaklarmış, görelim bakalım. 
               
               19 Kasım’da Putin Türkiye’de Türk akımının denizaltı geçişinin  tamamlanması törenine geliyor. Bu akım ile Türkiye olağanüstü bir avantaj sağlayacak. 
              TÜRK akımından bir ders çıkarmalıyız. Aslında bu gaz Bulgaristan’dan Avrupa’ya  gidecekti ama son anda Bulgaristan ABD’nin kışkırtması ile münhasır bölgesinden  bu gazın geçmesine izin vermedi. 
               
              İşte bunun üzerine Putin Bulgarlara, “Sizin Osmanlı’dan bağımsızlığınızı  kazanmanız için 10 binlerce Rus askeri hayatını kaybetti, ben de bu gazı Türkiye’den  geçireceğim” dedi ve adı TÜRK AKIMI oldu. 
               
               
              Burada çıkarılacak ders: 
              1) ABD’nin dolduruşuna gelmeyeceksiniz, 
              2) Dış politika hata kabul etmez. (Rusya’da doğal gaz eğitimi görmüş  bir akademisyen şöyle söylemişti;  “Putin’le  gaz dansı yapmak zordur”) 
              3) Dış politikada sadece ülkesinin ve halkının çıkarlarını kollayan Putin’den  alınacak dersler vardır. 
              Bu dersler nelerdir derseniz; Türkiye  Suriye ve Mısır ile ilişkilerini hemen düzeltmelidir. 
               
  Tersine Beyin Göçü 
               Bilim ve sanayi ve teknoloji bakanı tersine beyin göçü projesini  açıkladı. Yurt dışındaki bilim insanlarımızı ülkeye getirtmek teşvik programını  açıkladı. Yurt dışından ülkemize dönen genç araştırmacılara 20 bin lira aylık  vereceğiz, deneyimli araştırmacılara aylık 24 bin lira vereceğiz, ayrıca aile  desteği eş ve çocukları için 2500 lira aile yardımı verilecekmiş. 
               
              Daha önce iki ülke dünyanın pek çok yerinden özellikle en çok ABD’nin bilim  merkezi silikon vadisinden pek çok bilim insanını ülkelerin gelişmeleri için  ülkesine çağırdı. Çin ve Hindistan bu yöntemle bilimsel araştırmalarda büyük  bir devrim yaptılar. Ancak bu bilim adamları cazip para teklifi için değil,  ülkelerinin geleceğine katkı koymak için döndüler.  
               
              Ben de bakanın bu yaklaşımına itiraz ediyorum. Bilim para ile olmaz. Ülkeye  dönen bilim adamları ülkedeki akademisyenler kadar ücret alabilmelidir, aksi  üniversitelerimizde huzursuzluk yaratır. 
               
              SON SÖZ: BİLİM VATAN SEVGİSİ İLE OLUR 
            ÇOK ÖNEMLİ NOT: Sayın Osman Akbaşak son  yıllardaki yazılarımı topladı. İlgilenen dostlarım şuradan ulaşabilirler:  
                http://www.osmanakbasak.com/Konuklarim/Orhan_Ayber/Orhan_Ayber_Yazilar.html 
           |