17 Ağustos 2018

Türkiye’den yurt dışına göçen milyonerler, Et ve Süt Kurumu,
Barbunya festivali, Kestanenin acı gerçeği, Marmara Depreminin Yıl Dönümü...

Türkiye’den yurt dışına göçen milyonerler
Bu konuda basınımızda çok yazı ile karşılaştım. Ben bunlardan bir tanesinden söz edeceğim CHP milletvekili Sayın Erdoğan Toprak’ın yaptığı bir araştırmadan;

Erdoğan Toprak araştırmasında diyor ki; “İstanbul hızla bir Ortadoğu kentine dönüşürken maddi durumu iyi olan bazı yurttaşlarımız yurt dışından konut alarak ülkemizden kaçıyorlar bahaneleri ise kendilerine ve çocuklarına güvenli bir gelecek arıyorlarmış!”

Gelelim raporun devamına, son dönemde İstanbul’da satılan konutların;

%18,4 Iraklılara
%11,8 Suudilere
%9,2  Kuveytlilere satılmıştır.

Bu rakamlar sadece İstanbul için. Karadeniz’de Araplara satılan yüzbinlerce konut bu rakamlara dâhil değil. Başta GAP dâhil İsraillilere satılan araziler hariç.

Bizim zenginlerimiz (raporlarda 12.000 milyonerimiz yurt dışına kaçtılar)

Önce şu görüşlerimi paylaşayım;
Ülkemizde bireysel zenginlik olmaz. Kişi ya kendi halinde bir üreticidir ya küçük esnaftır ya da emekli bir  memurdur. Eğer zengin ise  bu yoksul halk sayesinde ve belki de  onları sömürerek gerçekleşmiştir.

Şimdi gelelim 6 Ağustos günü bir gazetemizde yayınlanan Sinan Meydan’ın, Kütahya Eskişehir Savaşı bölümüne;

22  Temmuz Türk orduları büyük önderimiz Mustafa Kemal’in plan ve programı doğrultusunda Sakarya’nın doğusuna çekildi. Bu savaşlarda Türk orduları 1.643 şehit verdi ve çekilme sırasında 30.120 silahlı  asker firar etti. O silahlar ki bin bir güçlükle ve kağnılarla Türk kadınlarının eşsiz fedakârlıkları ile getirilmişti cepheye.

İşte bugün siz  ülkeyi terk eden milyonerlerimiz, gerekçeniz ne olursa olsun, ülkemizin sizlere en çok ihtiyaç duydu bu günlerde kaçışınızı Sakarya savaşı öncesi SİLAHLARI İLE KAÇAN ASKERLERE BENZETİYORUM.

Sizler terk ettiğiniz tarihi şanlı ülkemizi bırakacaksınız, mesela ABD’ye gittiniz. Çocuklarınızı onların  şu son bir yüzyılda yüz milyonlarca insanı katleden kirli tarihlerine ortak edeceksiniz. Yazıklar olsun sizlere…

Et ve Süt Kurumu
Sayın Erol Bilecik; sen son günlerde basında fiyakalı laflar ediyorsun ve özet olarak diyorsun ki; “Yüksek enflasyon ve yüksek kur sarmalını kırmak, üretimle, ihracatla ve inşa edeceğiniz güven ortamındaki reformlarla mümkün. Bunun için dünyanın gerçeklerini daha iyi analiz etmemiz gerekir!”

Umarım yazımın bu bölümünü bir şekilde Erol Bilecik de okur.

Şimdi size bir önerim var, şu anda ülkemiz bu dünyanın en verimli topraklarında yabancı ülkelerin etlerine muhtacız. Hangi ülkelerden et ithal ediyoruz?

1) Küçücük bir ülke Uruguay’dan ne idügü belirsiz kasaplık hayvan ithal ediyoruz.
2) Srebrenitsa’da 8.200 Müslüman Boşnak’ı acımasızca katleden Sırbistan’dan et ithal ediyoruz.
3) Bu katliamda Birleşmiş Milletler Barış Gücü olarak görev yapan ancak katliamı seyreden ve göz yuman Hollanda’dan kasaplık hayvan ithal ediyoruz.

İşte bu koşullarda siz iş dünyasına düşen görev;
Doğu ve Güneydoğu’da kapatılmış, içi boşaltılmış Et ve Süt Kurumlarını yeniden ülkemize kazandırın. Anadolu’dan kazandığınız serveti Anadolu için harcama zamanı çoktan geldi.
Barbunya festivali
Geçtiğimiz hafta arkadaşım Seçkin Sezgin’in daveti ile Ödemiş’in 1.200 metre yüksekliğindeki Bıçakçı Yaylası’na davetliydim. Şehrin mazot kokan havasından gübre kokan, umut kokan yayladan başlangıçta gerçekten çok keyif aldım.

Festival İzmir Büyükşehir Belediyesi himayesinde yapılıyordu. Şenlik bir ölçüde Yörük Türkmen şenliği etkinliği ile renklendi.

Ancak bana son derece keyif veren etkinlikte yöre halkını dinleyince moralim bozuldu. Üreticiler konuşmaları sırasında “Bundan on yıl kadar önce sadece İstanbul’a bir günde 7/8 tır barbunya gönderirdik, şimdi o günler geride kaldı. Artık üretimimiz her geçen yıl gittikçe azalıyor. Bizden 2-3 liraya satın alan aracılar kentlerde büyük marketlerde halka 7-8 liraya satılıyor” dediler.

Elli yıldır üretici ile tüketici arasındaki bu asalaklardan bu ülkeyi kurtaramadık.

İşte bu nedenle ben şu öneriyi ülkemiz yöneticilerine ulaştırın ilk fırsatta KOOPERTİFÇİLİK BAKANLIĞI kurulmalı ve bu bakanlık devletçe öncelikli himaye edilmeli.

Sayın Cumhurbaşkanımız birkaç gün önce üretim, üretim ve üretim diyerek üretimi teşvik etti.

Üretim için kooperatif bakanlığı şart.

Kestanenin acı gerçeği
Aynı gün dönerken bıçakçı köyüne uğradım. Tüm yöre yıllarca önce kestane ağaçları diyarı idi. On yıldır bir hastalık geliyor ve verim %90 yok oluyor bu hastalığı İspanya ve İtalya yenmiş deniyor.

Herkesi göreve davet ediyorum, aşalım şu hastalığı.

Marmara Depreminin Yıl Dönümü
Bugün 17 ağustos Marmara depreminin 19. Yılı. Ülkemize yaklaşık 35.000 cana mal olan ve çok miktarda ekonomik kayba sebep olan bu felaketten ülkemiz ders aldı mı? Derseniz,  iyimser değilim.

ÇOK ÖNEMLİ NOT: Sayın Osman Akbaşak son yıllardaki yazılarımı topladı. İlgilenen dostlarım şuradan ulaşabilirler:
http://www.osmanakbasak.com/Konuklarim/Orhan_Ayber/Orhan_Ayber_Yazilar.html