Giriş  

A) Bu yazımı köy enstitülerinin kuruluş yıldönümünde yazıyorum. Köy enstitülerin Anadolu’ya getirdiği aydınlık sayesindedir ki ülkemizde azgın yobazların saldırılarına rağmen Türkiye Cumhuriyetimiz direnmiştir
Köy enstitülerinin kuruluşunda emeği geçen ve bugün hepsi rahmetli olan kurucuları rahmetle ve saygı ile anıyorum.

B) Bu yazımı yazarken özellikle dış politikalar ve Suriye’ye yapılan saldırılar ile ilgili yorumlar sadece kendime aittir. Şayet başka yorumcular benzer görüşleri paylaşırlarsa (ki başkasının yorumlarını paylaşmak benim en çekindiğim bir davranıştır) lütfen sizlerin bana güvenmenizi beklerim.

C) Bu yazımı düzenleyen ve sizlere ulaştıran arkadaşım Sayın Osman Akbaşak benim son 10 senelik yazılarımı kendi sitesinde paylaşmıştır. Bu yazılarımda siyasi öngörülerimin ne kadar isabetli olduğuna tanık olmak bana çok özgüven kazandırmıştır. Kendisine teşekkür ederken yazılarımı ve tüm yaşamımın siyasetle uğraştığım süreçte tanık olduğum olayların da yer alacağı kitabımın hazırlığı yapıyorum.
İşte tüm siyasi yaşamımın kısa bir özeti

İç siyasetimizde ve dış siyasetimizde gelişmeler
İç siyasetimizde erken seçim kararı ile ülke gündemi birden bire seçime kilitlendi. En iyisi iç politikaya hiç bulaşmasam daha iyi olacak. Sadece tek bir yorum ile yetineyim şimdilik, parti başkanlarının sadece alkış almak için yaptıkları toplantıların yerine halkımızı gerek ülkemizde gerekse dış politikamızda ve gerekse küresel dünyadaki tehlikeli gelişmelerle ilgili söylemlere yönelmeli (Açıkça siyasi parti başkanlarımıza son yıllarda musallat olan alkış hastalığından siyasetimizi kurtarmalıyız)

Uluslararası siyasi gelişmeler;
1) Suriye savaşı
Benim tespitlerim ve yorumlarım;
Bu bir savaş değil, sadece bir savaş tatbikatı görüntüsü vardır. 250 milyon dolarlık akıllı füze atıyorsun sadece 3 kişinin burnu kanıyor. Galiba ABD, İngiltere ve Fransa hatta Rusya bir araya gelip nasıl bir tatbikat yapacaklarını kararlaştırmışlar ve Türkiye dâhil tüm ülkelere haber vermişler.  Bu sözde savaşın inandırıcılığı var mı?
Yoksa siz Suriye halkı üzerinde yeni geliştirdiğiniz silahları mı denediniz?

Ancak bu sözde savaşın sonuçları olacaktır tarihte pek çok örnekleri olan zehirli gaz tezgâhını saldıran ülkelerin halkları içine sindiremeyecek ve çok kısa sürede Fransa’da Macron, İngiltere’de May, ABD’de Trump siyaset sahnesinden tarihin çöplüğüne defolup gideceklerdir.

Avrupa Birliği’nin Türkiye raporu; benim görüşüm Türkiye bu birlikten derhal çıkmalıdır ve ilgili bakanlığı iptal etmelidir. Türkiye onuru ile daha fazla oynanmasına izin vermemeli.  Her Avrupa ülkesi ile ilişkilerimiz ayrı ayrı olursa göreceksiniz ilişkilerimiz çok daha güçlü olacaktır

İzmir kitap fuarı       
Bu hafta İzmir kitap fuarı ki, katılımcılara göre ülkenin en çok ilgi duyulan kitap fuarı olduğunu söylerler. Fuardaki gözlemlerime gelince; Pazar günü saat 11.00 de Banu Avar’ın toplantısı var, ancak kapılar ziyaretçilere aynı saatte açılacak diyen görevlileri ikna etmek mümkün olmadı.  Neyse ki salon bir anda doldu ve Banu Hanım olağanüstü konuşması ile herkesi etkiledi ayrıca beni herkesin içinde onurlandırması benim için çok anlamlıydı.
Ancak bu kitap fuarında hangi kitaplar ilgi görüyordu?

Kitap okumak kadar ülke koşullarında hangi kitaplar okunmalı?

Mesela Sayın Metin Aydoğan’ın çok anlamlı kitapları, Sayın Ersal Yavi’nin birbirinden güzel ve tam bu günlerde mutlak okunması gereken kitaplar fuarda hiç yoktu. Sayın Yılmaz Dikbaş kitapları ise hepsi birkaç tane.

Atatürk’ümüzün kitabı NUTUK’a bile fazla ilgi yoktu.

Peki, 20-25 yaş gurubundaki gençler hangi kitaplara ilgi duyuyorlar derseniz, imza salonunda yüzlerce metre uzunluğunda kuyruklarda gözleyebilirsiniz. “Her kitap ne olursa olsun bir emek ürünü” diyerek şimdilik kitap ismi vermeyelim. Bu sadece kâr dışında hiç bir amacı olmayan yayınevlerinin kusuru.

Son sözüm yeni yetişen gençliğimiz kitap tercihleri le yeni bir EMPERYALİZMİN kuşatması altında.
Şimdilik kitap fuarı gözlemlerime bu kadar ile yetinelim

Olumlu bir öneri ancak çok da riskli
Sayın cumhurbaşkanımızın “Doları devre dışı bırakalım” önerisi;
ABD için doların uluslararası para olmasının sağlanması ABD ordusunun öncelikli görevi. Bir süre önce Libya lideri Kaddafi’nin “Bundan böyle petrolümü dolar ile değil avro ile satacağım” dediğinde başına gelenler biliyoruz ve ırak lideri Saddam da dolara karşı çıkınca bedelini 1,5 milyon Iraklı ile birlikte kendi de ödedi.

Gerçi bizim petrolümüz yok fakat Sayın Cumhurbaşkanını uluslararası ticaretin altın ile olması önerisi mümkün değil. Bunun için yapılması gereken cari açığımızı kapatmak, bunun tek yolu ise Anadolu’yu yeniden keşfetmek. Anadolu’muzun üretim potansiyeli ile gerçekleşir.

Bu arada şimdi galiba zamanı geldi şu TUSİAD denen kuruluşa. Geçmişteki günahlarınızı biliyoruz, şimdi de İstanbul’un sırça köşklerinde bir takım ahkâm kesiyorsunuz. Anadolu’dan kazandığınız servetleriniz ile tekrar Anadolu’ya dönün, Anadolu kan ağlıyor.

Ve İstanbul’un köşklerinden çıkmaya yüreğiniz yetmiyorsa kesin çenenizi

ÇOK ÖNEMLİ NOT: Sayın Osman Akbaşak son yıllardaki yazılarımı topladı. İlgilenen dostlarım şuradan ulaşabilirler:
http://www.osmanakbasak.com/Konuklarim/Orhan_Ayber/Orhan_Ayber_Yazilar.html