24 Şubat 2018

Türkiye tarihi bir şansını kaybetti

Türkiye tarihi bir şansını kaybetti
Son 60 yıllık tarihimiz boyunca ilk kez ABD karşıtlığı %96 gibi rakama ulaştı ve en üst düzey yöneticilerimizin ABD’ye karşı en ağır (ve en haklı ) eleştirilere tanık olduk. Ben bu hafta ABD’nin üst düzey yöneticilerinin ülkemize gelişinden “ÜLKEMİZİN ABD EMPERYALİZMİNDEN KURTULUŞU için bir şansımız olabilir mi?” diye boşuna umutlandım. Sonuç uzun vadeli stratejik ortaklık teyit edildi.

ABD ile stratejik ortaklığı söz konusu olamaz, tam 60 yılı aşan bir sürede bu ilişkiler Türkiye’ye çok pahalıya mal oldu, şimdi bunların sadece bir kısmını sıralayalım.

1)Türkiye eğitimi ABD’nin kontrolüne geçti. Sünni dinci gerici kadrolar yetiştirilmesinin önü açıldı.

2)Dünyanın en zengin toprakları olan Anadolu 128 ülkeden tarım ürünü ithal etmek zorunda kaldı.

3)Ülkemize dayatılan özelleşmeler sonucu yüzlerce fabrikamız kapatıldı hatta yağmalandı. Sonuçta işsizlik tırmandı, özellikle Güneydoğu’da terör örgütlerine katılım arttı.

4)Türk sanayisi montaj sanayisine dönüştürüldü, silah sanayimiz yok edildi. (ABD emperyalizminin güdümüne girmeden evvel ülkemiz uçak ihraç ediyordu. Vecihi Hürkuş’un uçak fabrikası vardı.)

5)Demiryollarımız genç cumhuriyetimizin onuruydu,  ABD’nin güdümünden sonra karayolları ön plana çıktı, amaç ülkemizi petrole muhtaç etmekti.
Burada sadece çok önemsediklerimden söz ettim, şimdi 1947 den bu yana geçen süreyi yorumlayacağım.

Emperyalizmin tuzağına düştüğümüz 1947 yılı
“OLTADAKİ BALIK TÜRKİYE” İkinci dünya savaşı yeni bitmiştir, Stalin Türkiye ile yaptığı saldırmazlık anlaşmasını yenilemedi ve ileride Sovyetlerin çöküşüne neden olacak bir hata yaptı. Boğazlardan üs istedi, gerçi sonradan yalanlandı ama Türkiye ülkesinin savunması için ABD’ye başvurdu. ABD önce ağırdan aldı ve daha sonra Rokfeller’in ABD başkanı Truman’a yazdığı mektupta o oltaya düşen balık Türkiye idi. Ancak bu tuzağı fark edenlerde vardı ülkemizde. EMİN DEGER’in yayınladığı “Oltadaki balık Türkiye” kitabının önsözündeki pek çok nitelikli insanlarımızın içinden birini yazıma alıyorum.

Uğur Mumcu “Devletimizin temelindeki ilk harç bağımsızlık bilincidir bu bilinç nasıl yok edilmiş?” sorusunun yanıtlarını veriyor. Bu kitap, bu gerçekler sadece geçmiş olayları değil, ileride yaşayacağımız CIA damgalı oyunları da sergilemektedir ve Sayın Mumcu CIA tertibi nedeni ile yaşamını yitirmiştir. Bugün yeni kuşaklarımızın Emin Değer’in bu kitabını mutlaka okumalarını öneriyorum.

ABD emperyalizmi ile ilk tanışmam sözde Marşal yardımı ile ülkemize gönderilen süt tozu paketleri ile oldu. Benim şansım vardı, sonradan sol görüşlü olduğunu öğrendiğim öğretmenim bunların çok zararlı olduğunu söylemesi ile evlerimize götürmedik ve kullanmadık.

Ortaokul günlerindeyim, bir gün o zaman çok popüler olan Hayat mecmuasında ve bir gazetede Amerikalı bir pilotun Ağrı Dağı üzerinde uçarken Nuh’un gemisini gördüğünü söyledi. Gemiye benzer bir doğa parçası idi resimdeki ve hemen Ağrı Dağı turizmi adeta patladı.

Oysa gelenler ABD’den gelen ve Rusların atom bombası çalışmalarını dinlemeye gelen elektronik mühendisleri idi ve bir süre sonra bu işi fark eden Rusya Türkiye’ye nota vererek; “Bu Ağrı Dağı turizm saçmalığına son verin” dedi. ABD Türk milletinin zekâsı ile alay etmeyi sürdürüyordu.

U2 olayı
Sene 1960 Temmuz ayı, ABD’nin yeni ürettiği 30 km yüksekten uçabilen, uçtukları arazinin çok net fotoğraflarını çekebilen ve saatlerce havada kalma yeteneği olan U2 uçağı Sibirya steplerinde uçarken Ruslarca yeni geliştirdikleri füze ile vuruldu.

Ancak bu uçağın pilotu Francis Gary Powers paraşütle atladı ve Rusların eline geçti. ABD Pentagon yetkilileri pilotun öldüğünü düşündüklerinden, bu kişi ile ilgileri olmadıklarını, meraklı bir amatör olduğunu iddia ettiler. Bunun üzerine Kruşçev’in, esir pilotla televizyona çıkması üzerine ABD yetkililerinin yüzleri bile kızarmadı. İşte o gün İncirlik’ten kalktığı sanılan bu uçak için Rusya Türkiye’ye öyle bir tepki gösterdi ki; “Bir daha ülkenizden kalkan bir uçak bizim topraklarımızda uçarsa size öyle saldırırız ki ABD cenazenize bile yetişemez”.  Bu tehdit bütün gazetelerimizde 8 sütun manşet olarak verildi. Aslında işin ilginç yanı bu pilot 1962 yılında esir takası ile ülkesine döndüğünde anılarını yazarken Türkiye’den değil Pakistan’dan kalkmış olmasına rağmen, ABD Türkiye ile Rusya’nın arasını açmak için bu gerçeği sakladı. (aynı bugünde Rusya ile ilişkilerimizi bozma gayretleri olduğu gibi)

Daha sonra 1962 Küba krizinde Küba’daki Ruslara ait nükleer füzeler ile ABD’nin Manisa İzmir’deki füzeleri için kirli pazarlık konusu olmuştu.

İşte ABD’ye güvenin sonu budur.

Daha sonraları artık orta yaş guruplarının tanık olduğu olaylara 1980’li yıllara gelelim.

BİR ABD DARBESİ”  kod adı “Bizim çocuklar başardı.” İşte o günlere giden yıllarda gençliği ikiye ayırdılar. Polis ikiye ayrıldı. Bu ülkenin en değerli insanlarını katlettiler. ABD emrindeki yönetim on binlerce genci işkenceden geçirdi, pek çoğu ülkeyi terk etmek zorunda kaldı.

O nitelikli insanların yerini işte bugünkü yobazlar aldı.  O en değerli bilim adamlarımızın yerini bugün söylemeye gerek yok, sahte Prof. lar aldı ve tüm bunlar ABD’nin onayı ile yapıldı. Daha sonra başta jandarma genel komutanımız gibi pek çok komutanımızı katlettiler. En acısı ise anlaşmalar nedeni ile Kuzey Irak’ta bulunan askerlerimizin başına geçirilen çuval. Bundan sonraki gelişmelere tüm halkımız tanık. 15 Temmuz’da NATO Feto kalkışmasının ülkemize maliyeti.

Sonuç %96 ABD karşıtlığı…  İŞTE BEN BU NEDENLE BU EMPERYAL ÜLKE İLE YOLLARIMIZI AYIRABİLİR MİYİZ umuduna kapıldım.
YAŞAM BOYU ÖZLEDİGİM TAM BAGIMSIZ TÜRKİYE özlemim bir başka bahara kaldı.

Ancak ABD çöküş içinde, sosyal yaşam çökmüş, milyonlarca insan evsiz sokaklarda barınıyor. ABD bundan sonra dünyadaki gücünü yitiriyor, Rusya ve Çin ile mücadele edecek gücü yok. Birkaç yıl içinde Ortadoğu’dan çekilmesi yaklaşıyor. Türkiye’nin ABD emperyalizmden kurtulması, NATO’nun en azından askeri kanadından çekilmesi ve ülkemizin onuru ile oynayan Avrupa Birliğinden kurtulma şansımız var.  

ŞAHSIM İLE ÖZEL BİR NOT; 77 yaşıma geldiğim şu günlerde TAM BAGIMSIZ TÜRKİYE benim yaşamımın özetidir.
Bu yazımın yanına başka bir yazı eklemeyeceğim.

ÇOK ÖNEMLİ NOT: Sayın Osman Akbaşak son yıllardaki yazılarımı topladı. İlgilenen dostlarım şuradan ulaşabilirler:
http://www.osmanakbasak.com/Konuklarim/Orhan_Ayber/Orhan_Ayber_Yazilar.html