10 Ocak 2018

2018 Yılına girdiğimiz günlerde...

Türkiye’nin dış politikası
Ülkemiz dış siyasetinde Türkiye batı bloğu (ABD + Avrupa birliği + NATO ile Rusya İran Astana Suriye gibi ülkelerin arasında sıkışık kalmış ama batıya daha yakın durduğuna tanık oluyoruz. Böylece ülkemiz çok önemli fırsatı kaybetmiş oluyor şimdilik.  “Aylardır ülkemiz gündemini meşgul eden Astana’da Suriye’nin ulusal bütünlüğüne imza atan Türkiye dış politikada güvenirliliğini kaybetmiştir”
Son zamanlarda ülkemiz yetkilileri dış ülkelere yaptığı ziyaretlerden başka şimdilerde telefonla diplomasi girişimlerini de görüyoruz. Dışişleri bakanımızın Avusturya Dışişleri Bakanı ile konuşurken (ki bu ülke Avrupa’da Türk İslam düşmanlığının bir numaralısıdır) sürekli “Talep karşı taraftan geldi” şeklindeki açıklamalar. Bunlara ne gerek var, ülkemizde bunu yutacak kimse var mı?
Dış siyaset çok ciddi bir iştir ve siz lütfen Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet Paşa’nın en olumsuz koşullarda bile ülkemiz siyasetindeki dik duruşlarına bakın, tüm dünyanın nasıl saygısını kazandıklarını öğrenin onlara layık olmaya çalışın.

İklim değişikliği
Son günlerin en önemli gündemi iklim değişikliği içeriğine bakmaksızın sadece manşetlere göz atalım;         
Su yoksulluğuna doğru yol alıyoruz, Tema Vakfı.
Avşar barajı kuruyor.
Okyanuslar ölüyor, 68 yılda 77 milyar ton oksijen yitiren okyanusları korumak için iklim değişikliğinin durdurulması şart.
Kentlerimiz hava kirliliğinde dünya standartlarının çok üstünde, Çevre Müh. Odası
Ve daha onlarca başlık…
Ben on yıldır sürekli uyarıyorum, yenilenebilir enerji kaynaklarına dönüşüm için çok geç kaldık bedelini sağlığımızı kaybederek ödeyeceğiz.

CHP Kongresi
Geçtiğimiz pazar günü elli yılı aşkın görev ve üst düzey sorumluluk aldığım CHP’nin İzmir kongresine gittim. Tanık olduğum manzara karşısında çok ama çok üzüldüğümü söylemek söylemeliyim. İki il başkanı adayı yarıştı.  Sözde her ikisi de gençti ama kongrede gençlik diye bir şey yoktu. Yaş ortalaması 60’lı yaşları çoktan aşmış. Sadece bir gurup genç de, nereden esinlendilerse amigoluğa soyunmuşlar. İzmir’in o görkemli kadınları ise oldukça azınlıktaydı. Sanırsınız Konya il kongresi.

Basınımız bu kongreyi gereksiz bir kavgayı ön plana çıkardı oysa bu kongrede İzmir’in çok önemli sorunları göz ardı edildi. Önce şunu ifade edeyim, ben büyükşehir belediye başkanı Sayın Kocaoğlu’nun İzmir’de raylı ulaşıma verdiği önemi, elektrikli otobüslere yoğunlaşmasını, hizmet anlayışını tüm il sınırlarına yaygınlaştırmasını, kırsal kesimde gerek üretim gerekse kooperatifçiliğe verdiği desteği takdir ediyorum. (Ancak bazı art niyetliler son zamanlarda ne yazık ki ülkemizin gündeminde. Şimdilerde çok yaygın olarak tanık olduğumuz yalakalık gibi yakıştırmalarda bulunmasın. Sayın Başkan’ı kırk yıldır tanırım. Kendim ile ilgili hiç bir talebim olmamıştır, ben halen mütevazı bir evde kiralık oturan bağ kur emekli maaşım ve bir denetim bürosundaki görevim karşılığı aldığım maaşla yetinen bir kişiyim.)

İşte bu kongrede İzmir’i bekleyen çok tehlikeli sorunlardan hiç söz edilmedi. Kuraklık riski barajların su seviyelerinin azalması İzmir suyunun %70’inin Manisa havzasından gelmesi sonucu Manisa’da yer altı su seviyesinin düşmesi sonucunda iki kent arasında gerilimin artma potansiyelinin artması olasılığı ve tüm bunlara çözüm önerileri hiç tartışılmadı.

Son söz, keşke bu kongreye gitmeseydim, keşke gördüklerime tanık olmasaydım ve diyorum ki; TÜRKİYE’MİZİN SİYASİ AHLAK DEVRİMİNE GEREKSİNİMİ VAR. (Tüm partilerimiz için)

Gelecek kaygısı ülkeyi terk ettiriyor
Gazetelerde yer alan bir haber; “Gelecek kaygısı ülkeyi terk ettiriyor.” Ülkemizde Osmanlı artığı yobazların özellikle eğitim alanında yaptıkları çağdışı eğitim anlayışına rağmen bu ülkeden umudunu yitirenlere sözüm var.



1) Mert Akyürekli; lise öğrencileri için yapılan bilimsel proje yarışmasında DNA ferrosıvı etkileşimi projesi ile beş yüz yarışmacı arasında dünya birincisi oldu. Bu proje sayesinde bir insan kanser olmadan önce kanser olacağını aylar öncesinden tespit edilebiliyor. Mert’e birincilik madalyasını Çin Devlet Başkanı verdi.

2) Neval Çam; henüz 16 yaşında işaret dilini tercüme eden bir yazılım gerçekleştirdi bu proje sayesinde mikrosoft tarafından yılın en başarılı kadın yazılım girişimcisi seçildi ve Stanford Üniversitesi bilgisayar bölümünde 4 yıl burs hakkı kazandı.

3)Ayşe Ören; Türkiye’nin tek ve ilk uzay mimarı. Fransa dış işleri bakanlığı tarafından geleceğin lideri seçildi.

4) Dilara Fındıkoglu; İngiltere basınınca en yaratıcı ve ümit vadeden tasarımcı seçildi.

5) Nihan Özzengin; şu anda 7 yaşında İtalya’da yapılan en prestijli piyano yarışmasında dünya ikincisi oldu.

6) Dilek Livaneli;  çok özel bir öğretmeni, lütfen başarılarını Google’dan takip ediniz.

ve daha nice değerlerimiz 

İŞTE TÜRKİYE BU DEGERLERİMİZDİR ve siz halkım lütfen BÜYÜK KURTARICIMIZ MUSTAFA KEMAL ATATÜRKE layık olun, bu ülkeden asla umutsuz olmayın.

Anadolu’nun yeniden keşfi
Bugün Anadolu’nun yeniden keşfi için bana gelen önerilerden bugünlük sadece ülkemizin en önde gelen tarım uzmanlarından Tuncer Beybağa’nın bir yazısından söz edeceğim:

“Dünyanın geleceği tarım, Türkiye’nin kurtuluş reçetesi ise Anadolu’nun yeniden keşfinden geçer. Çünkü Anadolu toprakları dünyadaki kirlenmemiş toprakların bulunduğu nadir yerlerden ve endemik doğal tohumların bulunduğu bir bioçeşitlilik hazinesidir. Örneğin insan eli ile hibritleştirilen buğdayların unundan yapılmış bir somun ekmekle ancak doyan bir insan Anadolu’nun genetiği bozulmamış karakılçık buğdayından yapılmış ekmeğin bir iki dilimiyle doyabilir.

Sözün özü, KURTULUŞ ANADOLU’DADIR

ÇOK ÖNEMLİ NOT: Sayın Osman Akbaşak son yıllardaki yazılarımı topladı. İlgilenen dostlarım şuradan ulaşabilirler:
http://www.osmanakbasak.com/Konuklarim/Orhan_Ayber/Orhan_Ayber_Yazilar.html