18 Kasım 2016
Kıbrıs’ta kurulan tuzaklar

Bu günkü yazımı yine küresel sorunlar üzerinde kurgulayacağım... İç politikaya girmiyorum. Sizler de salı günleri siyasi parti liderlerinin gurup konuşmalarını dinliyorsanız bana hak verirsiniz. Ancak dış siyasetimiz de o kadar hızlı değişiyor ki... Özellikle bölgemizdeki büyük güçlerin de katıldığı, Ortadoğu’da Irak ve Suriye’deki konumumuz saat başı değişiyor. Sağlıklı yorum yapmak zorlaşıyor. Yazımı 16 Kasım 2016 gecesi yazıyorum. Bu açıklamayı yapmak zorunda hissettim kendimi.

Bugün Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 33. kuruluş yıl dönümü. Kıbrıs’ta görevli Türk askerlerinin güvencesi ile kurulan bu devlet sayesinde oradaki soydaşlarımız güvenle yaşamlarını sürdürüyorlar.
Ancak şu anda Kıbrıs’ta bazı tuzaklar oluşturulmaktadır... İsviçre’nin bir kasabasında tarafların yaptığı toplantılar sonuç vermedi. Şimdi garantör devletler olan Türkiye, İngiltere ve Yunanistan’ın katılımı ile daha kapsamlı görüşmeler başlatılacak. Türkiye için kurulan tuzak da bu toplantılarda masaya gelecek... Kıbrıs’ın en stratejik bölgesi KARPAS yarımadasıdır. Bu bölgede nüfus yoğunluğu azdır. Bir taraftan İncirlik’in karşısında yer alması, diğer taraftan Suriye’nin kuzeyindeki Tartus limanının karşısında olması, onlarca uçak gemisinin yapamadığı işi yapar... Sadece bir Rus uçak gemisinin bölgeye gelişinin maliyetini bilmek gerek Karpas’ın önemini anlamak için... ABD, İngiltere ve İsrail’in şimdi bu yarımadaya neden göz diktiklerini biliyoruz. Oyuna gelmeyelim diye uyarıyorum.

Dünyayı bekleyen kuraklık
Paris iklim anlaşması kesinleşti. Şu anda tüm taraflar Fas’ın Marakeş kentinde üzerlerine düşen görevi nasıl yapacaklarını anlatıyorlar... Ancak iki ülkenin, ABD ve Türkiye’nin neyi nasıl savunacaklarını merak ediyorum dünyayı en çok kirletenler olarak. ABD’nin yeni başkanı Trump, Paris’te verilen taahhütlerin geri çekileceğini, iklim değişikliğine inanmadığını söylemişti seçim çalışmaları sırasında. Ancak ABD derin devleti bu ifadelerin seçim konuşmaları olduğunu vurguladı. Paris sözleşmesinden geri dönülemeyeceğini açıkladı.

Türkiye ise ilgili bakan aracılığı ile linyit rezervlerini kullanacağını söyledi. Tüm dünya termik santralleri yasaklarken Türkiye’nin 80 kadar kömür santralı yapılmasını nasıl açıklayacağız????

Marakeş’te alınan karalardan ve vurgulananlardan biri de şu: Dünya sanayi dönemi öncesine göre 2 derece daha soğumazsa bedeli ağır olur ve bu bedeli tüm dünya öder.

Bu konuda tüm dünya bilim insanları aynı fikirde; şakası yok diyorlar. Türkiye’de şimdiden kötü sonuçları gözlemliyoruz. Ülkemiz de artık ılıman Akdeniz iklimi yerini karasal iklime bıraktı. En önemli göstergesi gece gündüz arasındaki ısı farkı ve kuraklık... İstanbul’da barajların yarıdan fazlası boş. İzmir için de durum çok kötü. İzmir milletvekili Mustafa Balbay İzmir barajlarının acıklı durumunu meclise taşıdı. Ancak iktidarın yağmur duasından başka bir projesi yok gibi... İşin şakası yok, büyük kentlerimiz ve ülkemiz büyük risk altında.