19 Ekim 2015
Putin ve Suriye

Putin’in Suriye’de ki rejimin yıkılmasına izin vermeyeceği çoktan belli idi.

Tüm dünya bunu bildiği gibi ülkemizde de pek çok siyaset analizcisi de bu müdahaleyi tahmin ediyordu. Ancak galiba bizim yetkilerimiz ve yöneticilerimiz nedense böyle bir müdahaleyi beklemiyordu ki, biraz şaşkınca davranmaya başladılar.

Rus uçaklarının sınırlarımızı ihlal etmesinin bu kadar abartılması ve NATO’nun bu ihlali alabildiğince istismar etmesi Türk-Rus ilişkilerini çok olumsuz etkilemesi potansiyelini taşımaktadır. 

1) Putin’in, hiçbir tehdite boyun eğmeyecek bir karakter yapısına sahip olduğu biliniyor. ABD ve AB’nin ülkesine yaptığı yaptırımlara karşı anında aldığı tavırlarla defalarca bunu kanıtladı.

2) Putin ülkesinin güvenliği için Türkiye ile dostluğunun çok önemli olduğunu biliyor.

3) Aralık 2014 yılında , güney akımının adını, Bulgaristan’ın bu güney akıma karşı aldığı karşı tavır üzerinde, 1 günde akımın adını Türk akımına çevirerek, ülkemizi Rus doğal gazının terminali yapacağını teklif etti. Ayrıca doğal gazda belirli bir indirimin uygulanacağına vurgu yaptı. Hepsinden önemlisi herhangi bir döviz krizine uğrarsak bize Türk lirası ile gaz satmayı önerdi. Ki Türk lirasını ise futbol olimpiyatlarının yapılarını Türk müteahitlerine vererek, Avrupa ambargosu nedeni ile ihtiyaç duyduğu pek çok ürünü ülkemizden alarak ve AB ülkelerine giden turistleri de ülkemize kanalize ederek Türk Lirası'nı kullanacağını söyledi.

Bugüne kadar hiçbir ülke, bir başka ülkeye böylesine bir cömert teklifte bulunmamıştır. Ancak ülkemiz bu dostane yaklaşımı yeterince değerlendirememiştir. Şöyle ki önce ABD’nin ve NATO’nun baskısı ile Kırım’ın ilhakını tanımamıştır. (Ki Kırım, İkinci Dünya Savaşı sonunda Ukrayna’ya hediye edilmiş nüfusunun büyük çoğunluğu olan yüzde 75’i Ruslardan oluşur.)

Suriye ile görüş ayrılığı sürekli uluslararası tüm toplantılarda vurgulanmış, Rusya’nın Akdeniz’de tek üssü olan Tartus da ki varlığının kendisi için ne kadar önemli olduğunu göz ardı edilmiştir.
Şimdi 1 Aralık 2014’deki bu tekliften geriye ne kaldı. Türk akımı şimdilik yarı yarıya indirildi. Belkide toptan iptal edilecek, Türkiye’den taze sebze ve meyve ithalatını durdurdu. Mısır ve İran’a yöneldi. Türkiye’ye gelecek turistler için teşviki kaldırdı.

Bundan sonra neler olabilir?
Batı ABD-AB ve NATO, Rus uçaklarının Türkiye'nin sınırlarımızın ihlali ile ilgili gelişmeleri tırmandıracak. 

Rusya aleyhinde gerçek dışı iddialar basınımızda yer alacak hemde kendini özgür basın diye tanıtan kuruluşlarda bu yalan iddialara bolca rastlayacağız. Putin'in aleyhinde yazılar, Rusya'nın bombaladığı yerlerde sivillerinde öldürüldü haberleri sahte resimler, Tatarların Kırım'da istismar edildiği gibi söylemler ve niceleri.

Sonuç
1- Batı, Türkiye ile Rusya arasındaki dostluğun ve stratejik işbirliğinin bozulması için elinden gelen her şeyi yapacak. 

2- Putin'in sabrı zorlanacak ve Türkiye ile ilişkileri askıya alınabilir. 
3- Türkiye özellikle Karadeniz'de Rusya'nın güvenliği tehdit edecek tuzaklara düşerse gaz satışını engeller. 

4- Türkiye'nin alternatif olarak tasarladığı TASAM (Azerbaycan) gazı ve İran'la Türkiye'nin yaptığı anlaşmalarda tehlikeye girebilir. 

Şimdi soru şu
Türkiye küresel güçlerin mücadelesinden, bağımsız bir ülke alarak oluşan fırsatları değerlendirip bölgesel ekonomik stratejik bir güç mü olacak?

Yoksa Atlantik çıkmazında çırpınmaya devam mı edecek?

Son söz
Türkiye'nin en büyük zenginliği jeopolitiğidir. SİYASET İSE BU ZENGİNLİĞİMİZİ YÖNETME SANATIDIR.