18 Eylül 2015
Türkiye’nin Esad takıntısı

Türkiye dış politikasının veya Sayın Cumhurbaşkanı’nın Esad takıntısı, gittikçe Türkiye’ye daha pahalıya mal olmaya başladı. İspanya geçtiğimiz günlerde Esat’sız bir çözümün mümkün olmadığının anlaşıldığını kabul etti. Mısır ise Esad’a destek vereceklerini ve Esad hükümetinin çökmesine izin vermeyeceklerini açıkladı.

Mısır, Arap dünyasının en etkili ülkesidir. Önümüzdeki günlerde Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinin de Suriye karşıtlığından dönüş yapması mümkün olabilir.

Rusya’nın ve İran’ın Esad’ın yanında pozisyon alması ile Esad’ın tasfiyesi, bölgede çok yoğun bir savaş ile belki mümkündür. Bu da dünya barışı için çok büyük riskler taşır ve en ağır bedeli ülkemiz ödeyebilir.

Uluslararası ilişkilerde gittikçe yalnızlaşıyoruz. Rusya ve İran ile Suriye yüzünden ilişkilerimiz gittikçe bozuluyor. Rusya ve İran, Türkiye için çok önemli iki stratejik ülke. Petrolü ve doğalgaz için terminal olma şansımızı riske atıyoruz.

Sünni rejim dayatmasında ısrar etmek, geleceğimizin kaybedilmesine neden oluyor. En kısa zamanda tüm komşularımızla sağlıklı ilişkiler kuralım. Gelecek günlerde enerji sıkıntısı çekersek, elektrik kesintileri başlarsa, sanayi çarkları durursa nedenleri merak etmeyelim. Bunlar, laik bir Cumhuriyet olarak kurulan ülkemizdeki Sünni İslam dayatmasının sonucudur. Bakalım genç kuşaklara nasıl anlatacağız bu günleri.

İngiltere işçi partisinden farklı bir ses
İngiltere’de mayıs ayında seçimi kaybeden işçi partisi başkanının istifası sonucunda yapılan parti kongresinde Jeremy Corbyn başkan olarak seçildi. (İngiltere işçi partisinde seçimi kaybeden adayın istifa geleneği vardır. Bizim ülkemizde de sosyal demokrat parti CHP’de olduğu gibi!)
Jeremy Corbyn’nin Marksist olduğu ifade ediliyor. NATO’dan çıkmayı planlıyor AB’ye karşı. Filistin davasının destekleyicisi Başbakan olursa ilk işinin Irak halkından özür dilemek olacağını söylüyor. Ben de ‘antiemperyalist barış dünyasına hoş geldin’ diyorum Sayın Corbyn’e ancak Sayın Corbyn, PKK ve Öcalan olmadan barış sürecine ulaşmanın mümkün olmadığını söylüyor.

İşte burada çelişkiye düşüyor Sayın Corbyn. PKK kendi halkını bile katletmekten çekinmeyen, silah zoruyla oy toplayan, kentlerin, yolların köprülerini, barajlarını yıkan, iş makinelerini yaktıran, zorla küçük çocukları dağa kaçıran eli kanlı bir örgüttür. Emperyal güçlerin bir piyonudur. 

Başbakan olana kadar Türkiye’deki gerçekleri öğren lütfen.

Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev, 12 Eylül’de Türkçe Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirvesi toplantısına katılmayan Erdoğan’ı ‘beni hayal kırıklığına uğrattı’ diyerek eleştirdi.

Yorumcular; AKP’deki Erdoğan-Davutoğlu çekişmesinde, Davutoğlu’nun kongre gününü, Kazakistan’daki zirveye Erdoğan’ın gideceğini düşünerek, parti kongresinde Erdoğan’ın baskısından kurtulmak için 12 Eylül olarak belirlediği, Erdoğan’ın ise bu tuzağa düşmeyerek gitmediğini söylüyorlar.

Doğru mu bilmem başka bir neden aklıma gelmiyor. Oysa merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hatta merhum Turgut Özal zamanlarından beri Türkiye Orta Asya ülkelerine çok önem verdi. Parti içi mücadele için Orta Asya’yı ihmal etmemeliydiler.