07 Ağustos 2015
Parlotino’nun (Latin Amerika ve Karayip ülkeleri parlamentosu) soykırım kararı

Şu günlerde, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ile güvenlik güçlerimiz, canları pahasına ülkemizin bölünmez bütünlüğü ve Cumhuriyetimizin bekası için şehit olmayı göze alırken; Türk kimliğine ve Türk ulusunun şerefli geçmişine bir darbe de Latin Amerika Ülkeleri Parlamentosu’ndan geldi.

1915 olayları, insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak kabul edildi. İçlerinde Brezilya, Arjantin, Venezuela, Küba, Uruguay gibi ülkelerin bulunduğu bu ülkelere söylenecek bir sözüm var: Latin Amerika ülkelerinin, sömürgeci ABD’ye karşı direnişini her zaman ilgiyle izledim. Dik duruşunu hep takdir ettim. Ancak son kararlarını şiddetle kınıyorum.

1915 senesinde ülkemizde aynı zamanlarda iki olay yaşandı. Bunlardan birisi sahte belgelere dayanarak pek çok ülkede kabul edilen sözde soykırım kararına neden olan olaylar. Diğer olay ise 1915 yılında kahraman Türk askerlerinin ve onların büyük komutanı M. Kemal Atatürk’ün, emperyal güçlerin donanmasına ve kara güçlerine karşı çıkarak onları bozguna uğratan şanlı direnişidir…

İşte bu direniş dünyada tüm mazlum ülkelerin uyanışını hazırlamıştır. Sizin ABD’ye karşı direnişinizde Çanakkale’de bu direnişin izleri vardır. 

Peki, biz ne yapmalıyız veya yapabiliriz?

Ben 20 yıldır bu sahte belgelere ve Türk imajına yapılan saldırılara karşı mücadele ettim. Pek çok televizyon programında ve Gözlem’in de aralarında yer aldığı çeşitli gazete ve dergilerde, bıkmadan usanmadan mücadelemi sürdürdüm. Sadece Ermeni iddialarına karşı değil, Süryani soykırımı ile Rum Pontus soykırım iddialarına karşı da mücadele ettim. Daha sonra rahmetli Rauf Denktaş başkanlığında kurulan Talatpaşa Komitesi’nin kurucu üyeliği ve İzmir temsilciliğini yaptım. Daha sonra bu görevimi hukukçu bir hanımefendi olan Sayın Kevser Külahçıoğlu’na bıraktım. Ve ne yazık ki binlerce sivil toplum kuruluşunun bulunduğu kentimizde, bu hanıma hiçbir kurumdan destek gelmediğini gördüm. 

Şimdi bir önerim var. Bugün ülkemizde yaklaşık 150 tane Latin Amerikalı futbolcu var. Brezilyalı, Arjantinli, Uruguaylı vb. Bunlara her yıl yaklaşık 1 milyar dolar ödüyoruz. Üstüne üstlük yeni transfer olduklarında Atatürk havalimanında sırtımızda taşıyoruz. Hatta bunlardan birinin heykelini bile diktik. Acaba bu Latin Amerikalı futbolculardan Türkiye’nin o ülkelerdeki imajını düzeltmek için yararlanamaz mıyız?

Mesela 1915 yılında Ermeni çetelerinin 2 milyon Müslümanı Doğu Anadolu’da acımasızca katlettiği belgeleri ile birlikte ortaya çıktı. Kaynak Yayınları bu belgeleri kitaplaştırarak 5 dilde yayımladı. Sanırım İspanyolca da var. Latin Amerika ülkelerinin hepsi, Brezilya hariç İspanyolca konuşur. Brezilya için Portekizce de yayımlanabilir. Bu futbolcuların Türkiye lobisi olarak çalışmalarının maliyeti çok düşüktür. Her biri için 5 kitabın maliyeti 50 lira kadardır.

Diğer bir önerim ise şudur: Son seçimlerde ülkemizde üç Ermeni, parlamentoya girdi ve Türkiye Cumhuriyeti’ne sadakatleri konusunda yemin ettiler. Onların bu karara karşı çıkması gerekmez mi? Bu da olmaz diyorsanız eğer; ülkemdeki çocuk ve torun sevgisinde sınır tanımayan babalar, anneler ve dedeler, çocuklarımız için yapacağınız en anlamlı yatırım onur duyacağı bir kimliktir. Türk kimliğidir. Bunu anladığınız gün geç kalmayın da.

Her şeye rağmen; dünyadaki hemen hemen her meydanda yapılan Türklerin soykırım anıtlarının tamamı yıkılıncaya kadar, tüm dünya ülkeleri aldıkları soykırım kararlarını iptal edinceye kadar mücadelemiz devam edecektir.

Bir uyarı
Ülkemizin kuzey doğusunda şu günlerde, Karadeniz’e de açılan Kürt-Ermeni kırması bir yapı oluşturuluyor. Dikkatlerimizi Suriye’deki Akdeniz koridoruna yoğunlaştırdığımız şu günlerde kuzey doğuyu ihmal etmeyin diyorum.

Hiroşima’nın acı günü
6 Ağustos, Hiroşima’ya atılan ilk nükleer bombanın 70’inci yılı. Böyle bir günde nükleer silahlanma yarışının derhal sona erdirilmesi kampanyasını içtenlikle destekliyorum