05 Aralık 2014
Putin’in gelişi, gidişi ve dünya siyasetindeki etkileri

Putin ülkemize gelirken, Sn. Cumhurbaşkanımızla, siyasi görüşlerinin çok farklı olduğunu biliyordu. Suriye, Mısır, Ukrayna ve Kırım gibi konulardaki bu farklı düşüncelerine rağmen, ülkemize “hayır” diyemeyeceği kadar önemli cazip tekliflerle geldi. Doğalgaz fiyatlarında indirimler, Türkiye’nin ürettiği her şeyi; taze sebze ve meyve ithal edilmesi. Türk müteahhitleri ve yatırımcılarının teşvik edilmesi dâhil, en önemlisi ise Güney akımın önüne, Bulgaristan’ın engel çıkarması üzerine hemen projeyi askıya aldı. Ve bu projenin yönünü ülkemize, Trakya’ya çevirdi.

Bu ziyaret küresel güçlerin mücadelesinin çok önemli bir köşe taşıdır. Putin bu ziyarette batıya meydan okuyor ve şunu demek istiyor. “Siz eski Sovyetler Birliği’nden ayrılan ülkeleri verdiğiniz sözden dönerek onları, NATO’ya almaya çalışırsanız, biz de bir NATO ülkesi ile hem de önemli bir NATO ülkesi ile ekonomik, sosyal ve kültürel işbirliğine girerim” mesajını veriyor. Özellikle Güney akımı askıya alan Bulgaristan ve diğer doğu Avrupa ülkelerine verilmiş bir mesajdır. Mesela bir Rus analizci Bulgaristan için, “onları Osmanlı egemenliğinden biz kurtardık, bize ihanet ettiler” diyor. Bu ziyaretin uluslararası sonuçlarını yazımın sınırlı olması nedeni ile daha sonra yorumlayabilirim.

Bu arada petrol fiyatlarının düşürülmesi sonucu, her ülke farklı etkileniyor. En olumsuz etkilenen ülke İran, sonra Venezüella, Rusya, Irak ile Kuzey Kürt bölgesi olacak. Bütün bunların ülkemizi nasıl etkileneceğini ayrı bir yazı konusu olarak düşünüyorum. 

Putin’in Federal Meclisteki, yıllık konuşmasında “Kendimizi dünyanın geri kalanından izole etmek, yabancı düşmanlığı yapma ve şüpheci yaklaşımlarla yeni düşmanlar arayıp bulma gibi yollara asla sapmayacağız. Biz kendimizden emin ve güçlü bir ülkeyiz.”

Son olarak bir ABD’li düşünür, “Biz Putin’in istediğimiz gibi, hareket etmesini bekleyemeyiz. Aksi takdirde batı olarak çok şey kaybederiz” demiştir.

Bu ziyaretin görünenin ötesinde çok fazla anlamı vardır. Yeter ki Türkiye’nin çıkarları doğrusunda, doğru analiz edelim.

Papa’nın ziyareti
Papa’nın Türkiye’yi ziyaretinin farklı ayrıntılarından söz edelim.

Vatikan, Hristiyan Katolik dünyasının ruhani lideridir. Ve Vatikan, ABD’nin ve ABD’nin küresel çetelerinin tam kontrolü altındadır. ABD’nin yönlendirmediği kimse Vatikan’da Papa seçilemez. 
Papa Francis’inde, Latin Amerikalı sosyalist kişiliğini göz önünde alırsak, ABD’nin önümüzdeki yol haritasının ipuçlarını çözebiliriz.

ABD’nin, Güney Amerika’daki ülkelerin, kendisine karşı cephe oluşturmaları, ABD’yi rahatsız etmektedir. Bu nedenle önümüzdeki seçimlerden sonra, ABD’nin, Güney Amerika’yı kazanma girişimlerine tanık olabiliriz. Francis’in Papa seçilmesine bu gözle bakalım. Hatta önümüzdeki seçimlerden sonra, Latin kökenli bir Dış İşleri Bakanı da görebiliriz. 
Küresel dinler, gerek Vatikan, gerek cemaat, gerek Tibetli Rahipler, gerek Moon Tarikatı, ABD’nin kontrol ettiği dinler ve tarikatlardır. ABD’nin dinleri kontrol etmesi, silahlı gücü ve dolardan sonra en önemli, yumuşak gücüdür. Şimdilik Ortodoks Patrikliği’ne de göz dikmiştir. Patrikliğin ekümenlik ilanından sonra Rusya ve Ukrayna’daki Ortodoksları etkilemek için kullanılacak. Bu tuzağa düşmeyelim. 

Ayrıca Sn. Cumhurbaşkanı’nın, Papa ile yaptığı basın toplantısında Sisi’yi eleştirmesi, Esad’a öfkesini ifade etmesi, dış politikamız için büyük bir siyasi gaf olmuştur. 

Sisi bir darbeyle, Mursi’yi ve Müslüman kardeşleri iktidardan indirince, Temmuz 2013’de öfkeli İslamcılar, Mısır’daki Hristiyanlara saldırmışlar, pek çok Hristiyanları, hatta ve hatta Papazları da katletmişlerdir. Bu nedenle Hristiyanların tek güvencesi, Mısır’da Sisi, Suriye’de Esad’dır. Hatta Türkiye’ye gelmeden bir hafta önce Sisi’yle görüşmüştür. Papa’nın gelişi her yönü ile zamansız, gereksiz ve talihsiz bir ziyaret olmuştur.

ABD seçimleri
Geçtiğimiz günlerde ABD’nin seçimlerini yorumlarken, “Ermeni diasporasını, bölücü Kürt gurupları ve yunan lobilerini desteklediği, Türk düşmanlarının ne ölçüde seçildiğine bakarım” demiştim. Geçen günlerin birinde Ermeni diasporasının en önemli gazetesi California Courier de yayınlanan bir haberde, “24 Nisan 2015’te hazırlanan Ermeni lobisinin üstünde kara bulutlar çöktü” ifadesine rastladım. Pek çok Türk düşmanı, Ermeni yanlıları parlamentoya giremedi. 

24 Nisan 2014 öncesi, ülkemize yapılacak küresel saldırıya karşı, elimiz güçlendi diyebiliriz. 

Ocak sonunda A.İ.H.M’sinde görülecek dava, şu anda kritik bir eşik. Gelişmeleri sizlere iletmeye devam edeceğim. 

24 Nisan 2015’deki hain saldırıda, Türk ulusunun incinmesine asla izin vermeyeceğiz.