Geçtiğimiz hafta ülkemizi ve dünyayı yakından ilgilendiren seçimler yapıldı. 

Tunus seçimleri:
Seçimler Laik Nida Tunus Partisi'nin zaferi ile sonuçlandı. Müslüman Kardeşlere yakın olan siyasi parti kaybetti. Nida Tunus Partisi Lideri El Bekkuş, hükümeti kurar kurmaz, "Kardeş ülke Suriye ile ilişkilerimizi yeniden kuracağız" dedi. 

Suriye'de Esad Rejimi (Baas) karşıtı politika izleyen Türkiye bir ülkeyi daha kaybetti. Son zamanlarda Mısır'ın izlediği siyaset, Libya'daki gelişmeler ve Tunus'taki seçimler, İsveç'in Filistin'i tanıması, Ortadoğu'da çok köklü değişiklikler olacağının işareti. Ancak şimdiden şu sonucu çıkarabiliriz. Bölgede en fazla kaybeden ülke Türkiye. Daha doğrusu Türkiye'nin izlediği dış politika daha sonra İsrail ve ABD bölgedeki etkinliğini kaybedecekler. Kazananlar ise bölgeyi çok yakından izleyen ve ilgisini bölge insanlarının üzerinde yoğunlaştıran mevcut ülkelerin bütünlüklerine saygılı olan Çin ve Rusya'nın olacağını tahmin ediyorum.
    
Laik Tunus’un yeni lideri el Tayyib el Bekkuş Ortadoğu’da pek çok dengeleri değiştirebilir.

Ukrayna seçimleri:
Ukrayna'da seçimleri iki bölge hariç, Avrupa yanlıları kazandı. Rusya da daha seçimler sonuçlanmadan, seçimleri tanıdığını ifade etti. Rus yanlılarının daha etkin olduğu bölgedeki sonuçlara bakınca, ABD ve AB aynı davranışta değil gibi görünüyor. Acaba kim barış istiyor, kim gerilimi tırmandırmak istiyor? Doğal olarak şunu söyleyebiliriz; Karadeniz'deki barış, Türkiye'nin istikrarıdır. Ukrayna'da gerilim artarsa, dış politikada uzağı göremeyen Türkiye için çok zor koşullar oluşabilir. Bu arada Rusya'nın Sesi yayınından bir haber, Türkiye için çok önemli. Rusya Hükümeti, Kırım'da serbest bölge oluşmasına karar verdi. Buradaki yatırımlarda 10 yıl boyunca vergi avantajı var. Ayrıca Soçi'nin de yıldızı parlıyor. Rusya'nın bölgeye verdiği önemin Karadeniz'de yeni fırsatlar doğuracağını sanıyorum. Ekonomik analizciler için bir araştırma konusu olabilir. 
    
Ukrayna Seçimlerden sonra Rusya yanlıları ile batı yanlıları arasında filen ikiye ayrıldı. Bundan böyle Ukrayna’nın bütünlüğünden söz etmek çok zor olur.

Brezilya seçimleri: 
Seçimleri bir kez daha Sosyalist Dilma kazandı. Geçtiğimiz sürede Brezilya’da çıkan ve biraz da bizdeki Haziran olaylarına benzeyen, olaylar sırasında yine öfke vardı. Gençlik güvenlik güçleriyle çatışmış ve kamu malına zarar verilmişti ama Dilma, bu öfkeli gençlik için “onlar ülkemin özgürlüğü, onlarla gurur duyuyorum” demişti. İşte bu sözlerle dünyada iz bıraktı. Aynı anda bizdekiler neler söyledi, yazmayı bile uygun görmüyorum.

Dilma’dan söz ederken aklıma Brezilya’nın en sevilen, başarılı Başkanı Lula aklıma geldi. Lula 2. Dönem başkanlığı sırasında Brezilya’yı en hızlı gelişen bir ülke haline getirdi. ABD emperyalizme karşı başı daima dikti. 
Brezilya, Lula döneminde çok önemli gelişmeler gösterdi. 2010 senesi seçimlerinde ise Brezilya halkına hitaben, “ben Brezilya’nın kalkınmış bir ülke haline getirdim. Ancak bu yetmez, kalkınma potansiyeli halka dağıtmak gerekir. Bu konuda benim yeteneklerim sınırlıdır. Gelir dağılım dengesini düzeltmek Sosyalistlerin daha başarılı olduğu hizmettir. O nedenle bundan sonra Sosyalist bir yöneticiye ihtiyaç vardır. Sizlere, Sosyalist Dilma’yı seçmenizi öneriyorum.”

İşte size tarihe geçecek sözler. Bir an için düşündüm. Mesela 2015 seçimler öncesi, Sayın Başbakan, Türk halkına hitaben, ülkemizde gelir dağılım dengesi çok bozuk, sosyal patlamalar görünüyor, yakında sizler sol bir partiyi iktidara getirin dese de, nerde o sol parti. Koskoca yılların CHP’si, Antalya’da ki toplantıda, genel başkan yardımcısı Selin Sayek Böke de kapitalizmle uzlaşalım derse! Nerede o sol parti.

Hayal kurmayalım, geçiniz bunları Türk demokrasisi de, Türk siyaseti de hastalanmış. Türk halkı seçeneksiz kalmıştır.
      
Brezilya Devlet Başkanı Dilma Vana Rousseff.

ABD seçimleri:  
ABD’de yapılan temsilciler meclisi ve kısmi Senato seçimleri sonrası, her iki mecliste de Cumhuriyetçiler seçimi kazandı. 

Obama neden kaybetti?
Bugün 48 milyon insanın aç yaşadığı ve hiçbir sağlık güvencesi olmayan ABD halkının, Obama tarafından korunması ve sağlık güvencesi konusundaki ısrarları karşılığını bulmadı. Kapitalizmin para babaları, bu fedakârlığı göze alamadı. İşte kapitalizmin çarpıcı gerçeği bu.

Bazı analizciler bu sonuç için, Obama’ya “topal ördek” yani etkisiz başkan diyorlar ama bence öyle olmayacak çünkü bu seçilen üyelerin hepsi ya bir holding sahibi, ya hissedar ya da onların desteği ile seçildiler. ABD ekonomisinin, kötüye gittiği bir süreçte, böyle bir çekişmeyi göze alamazlar. Biraz direnirler, ancak Obama ile uzlaşırlar.

Ermeni, Rum ve Yahudi lobilerinin bu seçimlerdeki gayretleri nasıl oldu, onu önümüzdeki günlerde anlarız. Yalnız şunu söyleyebilirim. 24 Nisan 2015’de ABD başkanı, soykırım sözünü bir kez daha dillendirmeyecek. Çünkü ABD’de çok etkili düşünce kuruluşlarının raporlarında, Türkiye’nin önümüzdeki günlerde ABD için çok önemli bir jeopolitik faktör olduğu ileri sürülüyor.