Çocukluğumun
Akbaba'sında, özellikle uzun kış gecelerinde, yatağımda uykuya
dalmadan önce, günün son sesleri dağlardaki çakal ulumalarıyla,
aşağıdaki onlara laf yetiştiren köpek havlamaları olurdu.
Aslında küçük bir çocuk için ürkütücü olması gereken bu sesler,
neredeyse tatlı bir ninni gibi gelirdi. Hatta başka yerde
gecelediğimiz de bu seslerin yokluğundan uykuya dalma güçlüğü
çekerdim. Çoğu zaman rüzgâr uğultularının eşlik ettiği uluma/havlama
muhabbetinin 'ninni' etkisi yapmasının sanırım bir nedeni
vardı; Rahmetli Babaanne'min anlattığı masalımsı hikâye...
Bu masalımsıya göre, eski zamanlarda, köpekler de çakallar
gibi dağlarda/ormanlarda yaşarmış. Ama köpekler bu yaşantıdan
sıkılmışlar, bıkmışlar... İnsanların arasına inmeye karar
vermişler. Ancak yıllarca beraber yaşadıkları çakallara öyle
dememişler de 'aşağıdaki köyde bir yakınımız var, hastalanmış,
onu bir ziyaret edip, geleceğiz' demişler. Çakallar da 'geçmiş
olsun' deyip, onları uğurlamışlar. Gel zaman git zaman köpeklerden
ses seda çıkmayınca çakallar her gece köyün yakınına inip
seslenmeye başlamışlar: 'hastalarınız iyi oldumuuuuuuuu'...
Köpeklerde aşağıdan cevap verirmiş 'hayır, hayır, hayır' Zamanla
çakalların seslenişi sadece 'uuuuu'ya, köpeklerin ki de 'hav,
hav, hav'a dönmüş.
İşte o ürkütücü, küçük çocukların bilinçaltında fobiler oluşturacak
atmosferi mektep medrese görmemiş Babaannem, yetkin bir pedagog
gibi öyle allayıp pullayarak sunmuştu ki, çakal ulumaları,
köpek sesleri (bağlı olarak karanlık ve orman) hiçbir zaman
korku unsuru olmamış, tersine uykuya dalmanın olmazsa olmazı
olmuştur. Daha on-oniki yaşlarında resmen dağ başındaki tarlamızı
gecenin bir vakti, zifiri karanlıkta sulamak uhdeme(!) verilirdi
(derenin suyu sırayla kullanılıyordu, bazen sıra geceye sarkıyordu).
Dağ başı, zifiri karanlık derken, günlük ulumalarını icra
etmek için, reflektör gibi parlayan gözleriyle birkaç yüz
metre yakınıma kadar gelip ortama katılan çakallar... Hiçbiri
en küçük korku uyandırmazdı... Sebebi; Babaanne'min çaktırmadan
bilinçaltımıza şırınga ettiği 'siz onların karşılıklı hırlaşmasına
bakmayın... Korkulacak bir şey yok, eğlence var...' gazı olmalı...
Bugünlerde de çakal ulumaları, köpek havlamaları aldı başını
gidiyor. Ben artık küçük bir çocuk değilim... Büyüdüm... Eskiden
ulumalardan, havlamalardan hiç korkmazdım... şimdi korkuyorum...
Eskiden neden uluyup havladıklarını biliyordum... Korkmuyordum...
şimdi kıyametin neden koptuğunu, neden uluyup havladıklarını
bilmiyorum... Korkuyorum, çok korkuyorum Babaanne..!